3 Temmuz 2012 Salı

Rusya-3- Nizhniy Novgorod

Kayıt altına almadığım hatıralarım zamanla zihnimde silikleşiyor malesef.
Düşününce güzel şeyler aklıma geliyor ama detaylar, isimler hatırlanamayan kısımda;
İş bu sebeple daha da sürüncemeden kalmadan (1 yıl olacak yaz bitse!) yazayım istedim.
Daha da yazsam bir yazı daha çıkar!

Nizhniy Novgorod Moskova' nın 420 km doğusunda Rusyanın Moskova ve Petersburg' dan sonra 3. büyük şehri.

Geniş ve ferah caddelerinin saklinliği ile bana hiçde 3. büyük şehri gibi gelmesede....




Moskovadan hızlı trenle 4 saatte Nijni garına vardık.


Volga nehri kıyısında canlanmış şehir.


Nehrin tepeden görünüşü

Lunaparkta geçirilen A.Y. yi coşturan saatler...


Bu seyahatimizde hiç bir seyahatte gitmediğimiz kadar ormana, parka ve hayvanat bahçesine gittik.
Çok da iyi oldu aslında;
Çünkü yeni yerleri keşfetmek için çıktığımız yolculuklar genelde sonunda dinlenmeyi ve neredeyse ekstra tatili gerektirecek seyahatler oluyordu bizim için!
Hele de Ahmet Yusuf' la bir kat daha fazla performans harcadığımızı düşünürsek  :)
Bu defa ise hepimiz için rahat ve dinlenceli bir gezi oldu ;)
Gezi süresinin uzun olması ve ayrıca özel olarak gitmeyi daha uygun görerek rotamızdan Sn.Petersburg u çıkartmamızla hepimiz için rahat oldu, iyi de oldu ;)

Sonu görünmeyen, adını hatırlayamadığım, boool oksijenli ormanda yürüyüş 





Benim için mevsimlerin en güzeli olan sonbaharda,
 olunabilecek en güzel yer olan ormanda,
 öğle uykusunu alan yavru.


Nizhny Novgorod Kremlininden kareler



Nijniden sonra Sn.Petersburg a çevrilecekti rotamız.
Lakin buradan Sn.Petersburg a kalkan uçakların 3-5 kişilik küçük uçak olması dolayısı ile bize hiç güven telkin etmemesi ve buradan direk Petersburg a tren olmaması sebebi ile Sn.Petersburg u başka bir zamana erteledik.
Aslında tren var ama Moskova üzerinden aktarmalı gidiyor ve süresi yaklaşık 13 saat.

E yanımızda üç buçukluk bir yavruyla o kadar saat ve
bunun yarısı kadar da Moskova ya dönüşü hiiç mi hiç gözüm yemedi açıkcası.
Hem özel olarak gidersek Petersburg u -ki buraya kuzeyin Venediği diyorlar-
iki güne sıkıştırmamış oluruz dedik.
Suya ve sulak yerlere aşık benim, gezdiğim yerlerden en sevdiğim yer olan
Venediğe benzetilmesinide düşünerek.
Hoş; sonra Öz.e  hiç planda yokken tek başına gitmek kısmet oldu
ve hiçde aman aman övügüyle bahsetmedi ya.....
Beklenti seviyesi önemli bu beğeni işlerinde gibi geliyor bana.
Bu sebeple her hangi bir şey hakkında, yemek, film, yer v.s. v.s. deneme şansım olacaksa fazla detay istemiyorum kesinlikle.
Kremlinin önünde sergilenen II. Dünya Savaşından kalma savaç araçları ve savaşı simgileyen anıt-heykel

1940 lara kullanılan bu savaş araçlarına dokunmak içimi ürpertti. Savaştan, insanların arsızlığından bir kere daha ve bir kere daha nefret ettim :(

II. Dünya savaşında kullanılmış deniz altı


zamanın Rus uçak savarı


Yine II.Dünya savaşına katılmış bir Rus savaş uçağı


II. Dünya savaşında hayatını kaybedenler anısına yanan meşale

Ve savaşta hayatını kaybeden askerlerin(bir kısmının elbette) mezarları


Kremlin yakınındaki (ya da içinde mi demeliyim? ) kilise.



1,5 milyon nüfusu var diye aklımda kaldı.

Ve Volga Federal Bölgesi' nin başkenti olduğu.

En ünlü Rus yazarlarından biri olan Maksim Gorki' nin burada doğması hasebi ile  Gorky olarak'da biliniyormuş.
Hatta heykeli de var şehir merkezinde.
Hatta ve hatta ben deniz fotoğrafınıda çekmiştim ama önceki Rusya -2- postumu okuyanların hatırlayacağı gibi yok alan bir kısım fotoğraf içersinde kaybolup gitti  :(


Tam bu karşı nokta Volga nehrinin Oka kavşağı.




Yazabilirsem bir Nijni postu daha yazmayı istiyorum. Kısmet....
Şu yazıyı yazdımya valla üzerimden yük kalktı.
Oysa bloga ilk yazmaya başladığımda bu işin üzerimde böylesi bir sorumluluk bilinci ve baskısı oluşturmasını hiç istememiştim. Ama nasılsa istemeden de oluyor işte?
Yaptığım her işi tam ve mükemmel yapma huyu falan filan saçmalarıyla kendimi şişirip, sizi sıkmadan gidiyorum :P

Yarın yazmazsam (ki yazmayı istiyorum)
Beraatı alanlardan olun, olalam inşallah emi  ;)


2 Temmuz 2012 Pazartesi

hafta sonu ne demek ?


gelsin diye dört gözle beklenen iki gün demek....


 gelince bitmesi istenmeyen iki gün demek...


o iki güne neleri sığdırsak diye düşünmek demek....


haftalar boyu uğruna çalışılan iki güncük demek....



hatta bunu fark edince kendini garip bir ironinin içinde bulmak demek !

can-ı bambaşka bir dünyanın canları ile buluşturmak demek....




mutluluk demek, sevinç demek...
çokca gezmek, keşfetmek demek...
ziyaret etmek, mutlu etmek demek,
mutlu ettikçe mutlu olmak demek,
yine gelsin sağlıkla demek....
hatta gelsin hiç gitmesin demek :P