30 Haziran 2009 Salı

yiyip içtiğimiz bizim, gezip gördüğümüz sizin olsun :D

Güzel bir seyahati arkamızda bıraktık.

Herşey çok şükür yolunda gitti. İki geceden fazla aynı yerde yatmamanın ve sürekli gezer halde olamanın yorgunluğu, yeni yerler keşfetmiş olmanın zevki, ne zamandır kafamdaki bir şeyi yerine getirmenin başarısı, orada geçirdiğimiz günler boyunca iş yerini, işleri Istanbulu hii ii hiiiiiiç hatırlamamanın hafifliği ile ve ve en önemlisi en sevdiklerimle 24 saat birlikte dolu dolu günler geçirmenin hazzı ile ve birde malesef dudağımda, pekte küçük sayılmayacak, bir uçuk ile sağsalimen döndük evimize.
Hamd olsun aklımızda kalanlar hep güzel şeyler.

1 yaş 1 ay 1 haftalık bir küçük insanla olabileceğin en iyisiydi diye tarif edebilirim kısaca.
Elhamdülillah.

Küçük adamımız orada 3 diş birden çıkarttı :)

İkisi azı diş, birisi alt ortanın solu. bu dişlere çıkış yerlerine göre verdiğimiz isimlerse şöyle;

sağ alt azı : Roma
sol alt azı : floransa
sol alt ortanın yanı : venedik
birde dönüşte sağ üst azı baş gösterdi. Takribi onada Siena diyelim.

:D

Sürekli gezme halinde olduğu için pamuğumda pek anlamadı diş çıkarttığını. İyi oldu.
ama iştahı kesildi. Bu durumda hali ile babasını ve beni epey yordu.

kısmet olursa sonraki gezilerimiz için baya tecrübe edindik.

Yiyip içtiklerimiz bizim oldu ;





mantarlı pizza




Galeteria ( İşte en orjinalinden Roma domdurması ; Nefisti )



gezip gördüklerimizde buyrun sizin olsun .....

:)

İşte Roma dan manzaralar ;

Fontana di trevi (Aşk çeşmesi)

(Türkçe çevirisi "trevi çeşmesi" oluyormuş aslında. Trevi soyisimli ailenin evinin yan duvarına yaptırdığı şaheser çeşme. Biz bunu nasıl olduda aşk çeşmesi ! diye çevirdik bilemiyorum. )



Aşk çeşmesi -akşam kalabalığı-

(Kalabalığa hak veriyorum. Zira gündüz hem çok sıcaktı, hemde gece ışıklandırmalı hali çok daha güzel.)


colosseum


Vatikan





Spagna (İspanyol merdivenleri)

(Adını tepesindeki İspanya Büyükelçiliğinden almış.)



Spagna (İspanyol merdivenleri) -yukarıdan-


(tam karşıda gördünen dar sokak da Via Condotti-Condotti caddesi-. Şu C.Dior, Gucci, Louis Vuitton, Bulgari gibi lüks dükkanların bulunduğu cadde)



Sonra ki durağımız Floransa..........



***********************************

16 Haziran 2009 Salı

vizemiz çıktııııııııııı :D



Bakalım benim çektiğim foto, bu fotodan daha güzel olacak mı :P
.
Bu sabah direk italyan konsolosluğuna gittim. pasaportumu-zu- (yani A.Y. ve benim ya artık ;) aldım. vize problemsiz çıktı çok şükür. Tabi çıkması için evrakları hazırlayana kadar göbeğim çatladı ! o ayrı.
A.Y. yi pasaporta ekletme ve vize ile ilgili teleşlardan dolayı geçen hafta yazmaya fırsat bulamadım. Bu işlerle uğraşmak için 2-3 gün izin almam gerekti zaten.
Bunu prosedürleri tüm detayları ile yazmak istiyorum bilahere. Belki birilerine faydası olur.

.
kısmetse perşembe saat 15:00 da Roma-Fiumicino- yolcusuyuz :)
.
Bu A.Y. ile ilk uzak yolculuğumuz ve ilk tatilimiz olacak. İnşallah hepimiz için sorunzuz ve keyifli bir tatil olur.
.
.
şimdi işlerimi yerime bakacak arkadaşıma teslim etmem gerekiyor .

Ben en az 13 gün yokum.
bekleyen varsa beklemesin :P
merak eden varsa etmesin :P

.
arrivederci....... :PPP
.
.
*****************************

15 Haziran 2009 Pazartesi

kafamın içindekiler . ? * : , ;-\ :P



Kafamda öyle çok şey var ki; boynum taşıyamıyor desem inanır mısınız?

Hem yapacak, hem yazacak, birikti de birikti.

.

Derler ya hiçbir şeyi yarına erteleme yarınında kendi iş olur diye.

Hıh ! işte aynen öyle.

.

Her gelen gün kendi işini de ekledi işlerin üstüne.

Hadi bakalım e.t. temizle iş listesini.

.

Zihnimde en başta evin rutin işleri var ihmal edilen.(hoş, buna benden başka takılan yok. ama en beteri zaten insanın kendisinin rahatsızlık duyması. yoksa başkalarını sallaya bilirim yerine göre ;) )

.

Sonra şu blog hep bundan korkmuştum açmadan önce.

Ya ben kendimi tanıyorum. Çok sorumluluk sahibi biriyimdir :PPPPPPP

Bu bloğu açmadan önce “ya düzenli yazamazsam diye” bir endişem vardı. Sağolsun Moonsun "istediğin zaman yazarsın dert edilecek bir şey değil" demişti daha açmadan.

Ama dedim ya çook sorumluluk sahibiyim diye.

Öyle böyle değil, haddinden fazla!

.

Şimdi ben bir süredir yazamadım ya,

.

son yazılarımda asıl yazmak istediklerim değildi ya,

.

pamuğumun doğum gününü de –hem de ilk doğum günü- ballandıra ballandıra anlatamadım ya,

.

bir sürü ilkimiz birikti buradan ilan edemedim ya – ama tarihleri ile kağıda not aldım ;) en kısa sürede buraya da yaziciim.–

.

bloğun etiketlerini yeniden katagorilendirmek istememe rağmen yapamadım ya,

.

Bir başka başlık; elimdeki kitaplar. ben elimdeki “ Harika çocuk nasıl yetiştirilir” i bitiremeden, seveceğimi düşünen, düşünceli arkadaşlarımın elime tutuşturdukları 2 kitap daha.

Birisi yazmıştım mantukkut tayr, diğeride Elif Şafağın Meşhur “Aşk” ı

.

Evde bir süredir alıp alıp pişiremediğim sebzeleri (yoksa pişirip yiyemediğimiz mi demeliydim) de eklersem........

.

(2 hafta önce patlıcan oturtma yapmıştım. Bir akşam yedik bitiremedik. Ertesi güm Öz. Almanyaya gitti. 3-4 günlüğüne. O gün iş yerinde de aynı yemek. Bende evdekini yemedim. sonraki günlerde de ne olduysa işte yemedim. Öz. geldi. Hala evde aynı yemek :) eee o zamanda adamın önüne aynı yemeği tekrar çıkartmak istemedim, yenmedi. İki gün sonra Öz. dolapta buldu masaya getirdi bir iki lokma aldık. kalanı kaldı. Merak etmeyin hala bu satırları yazdığıma göre zehirlenmedik :P İşte bu aralar yemek yapamıyorum ayrı dertte, yaptıklarımda böyle olunca benimde yapasım gelmiyor mu desem, yoksa bu durum işime geliyormu desem :PPPP )

.

Oooyyyy ooyyyyy çok tembelleştim diyecem ama yok yani, kendime haksızlık etmiş olurum.

Eee öyleyse noluyor bana ?

.

Biri bana bişey söylesin ? :-?P,;

Ya da söylemesin günleri şöyle 30 saat yapsa yeter :P

.

Ne olacak benim bu halim yaaaa.

Şöööyleeee bir rahat insan olamadım gitti.

.

Bu arada kısmet olursa çıkacağımızı tatilin, seçemediğimiz ülkelerin nasıl dert olduğunun anlatsam siz bile çığlık atarsınız.

Yani bir insan tatil planını bile bu kadar dert edinebilir. ( zaten tatilde bu tatil hazırlığının yorgunluğunun ancak atabilicem galiba :P )

.

Kısmetse İtalya seyahati planladık.

Yarın sabah konsolos amcayla randevum var. Bana gidebilirsin derse, Perşembe yolcuyuz inşallah.

Bunu bir sonraki postta detaylı anlatmayı planlıyorum.

.

.

.

.

***************************

4 Haziran 2009 Perşembe

insan vücudu hakkında......




hakkımızda çok ilginç gerçekler işe bunlarmış;



Howstuffworks adlı internet sitesinde yer alan habere göre, vücudunuz hakkında sizi şaşırtacak 16 olağanüstü gerçek:


1. Dil izi: Eğer kimliğinizi saklamak isterseniz, dilinizi çıkarmayın. Parmak izine benzer şekilde, herkes tek ve benzersiz bir dil izine sahip.


2. Döküntü: Evde tüy dökme derdinden şikayetçi olan sadece evcil hayvanınız değil. İnsanlar her saat yaklaşık 600 bin deri partikülü döküyor. Bu her yıl yaklaşık 680 gram tutuyor, bu nedenle ortalama bir insan 70 yaşına kadar yaklaşık 48 kg deri dökmüş oluyor.


e.t. : hani hiç sevmediğimiz bazılarında alerji yapan genellikle yatağımızda filan bulunan akarlar var ya, işte o akarla bu döküntülerle besleniyormuş ve bu akarlar olmasa ve bu döküntüleri yemese biz o döküntülerin içinde boğulabilirmişiz.


3. Kemik sayısı: Yetişkinlerde bir bebekten daha az kemik bulunuyor. Doğduğumuzda 350 kemiğe sahip oluyoruz, ancak gelişim süreci boyunca kemikler eriyip birbiriyle kaynaşıyor ve yetişkin olduğumuzda sadece 206 kemiğimiz kalıyor.


4. Yeni mide: Mide mukozasının dış tabakası ömrü çok kısa olduğu için 3-4 günde yenilendiğini biliyor muydunuz? Eğer yenilenmeseydi, midenizdeki yiyecekleri hazmetmek için kullanılan güçlü asitler, aynı zamanda midene de zarar verecektir.


5. Koku hatırlama: Burnumuz köpekler kadar hassas değil, ancak 50 bin farklı kokuyu hatırlayabilir.


6. Uzun bağırsaklar: İnce bağırsağın uzunluğu yetişkin bir insanın boyunun yaklaşık 4 katı uzunluğundadır. Eğer geriye doğru katlanmasaydı, 5-6 metrelik uzunluğu karın boşluğuna sığmazdı.


7. Bakteri: Bu cilt için gereklidir. İnsan vücudunda cildin her santimetre karesinde yaklaşık 32 milyon bakteri yaşıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu zararsız.


8. Vücut kokusunun kaynağı: Koltuk altı gibi kokan ayakların kaynağı terdir. İnsanlar ayaklarından da terler. Bir çift ayak 500 bin ter bezine sahiptir ve günde yarım litre ter oluşturabiliyor.


9. Hapşırma hızı: Hapşırık havada saatte 161 km hızla gidebiliyor. Bu nedenle hapşırınca burnunuz ve ağzınızı mutlaka bir mendille kapatmalısınız.


10. Kan aralığı: Eritrosit olarak bilinen kan hücreleri bikonkav (iki yanı çukur) diskler şeklindedir. Kan uzun bir yolda seyahat eder. İnsan vücudunda yaklaşık 96 bin 560 km kan damarı bulunuyor. Çok çalışkan olan kalp her gün damarların içine 7 bin 571 litre kan pompalıyor.


11. Tükürük miktarı: Tükürüğünüzün içinde yüzmek istemeyebilirsiniz, fakat biriktirseydiniz bunu yapabilirdiniz. Çünkü, bir ömür boyunca insan 25 bin litre tükürük üretiyor. Bu miktar 2 yüzme havuzunu doldurmaya yeter.


12. Horlama sesi: 60'lı yaşlarda, erkeklerin yüzde 60'ı ve kadınların yüzde 40'ı horluyor. Horlama ortalama 60 desibelken, horlama seviyesi bazı kişilerde 80 desibelin üzerine çıkabiliyor. 80 desibel seviyesindeki ses havalı matkabın çıkardığı ses kadar yüksektir. 85 desibelin üzerindeki sesler insan kulağına zarar verdiği saptanmıştır.


13. Saç rengi ve sayısı: Sarışınlar daha eğlenceli olabilir ya da olmayabilir, ancak sarışınlar kesinlikle daha fazla saça sahipler. Saç rengi saçımızın ne kadar sık olduğunu belirlememize yardımcı oluyor. Buna göre sarışınlar en üst sırada yer alıyor. Bir insanda ortalama 100 bin saç kılı bulunurken, sarışınlarda bu sayı ortalama 146 bin. Siyah saçlı insanlar yaklaşık 110 bin saç kılına sahip, kahverengi saçlı insanlarda ise 100 bin saç kılı bulunuyor. Kızıl saçlı insanların ise saç kılı daha az yaklaşık 86 bin kadar.


14. Tırnak gelişimi: Eğer el tırnaklarınızı ayak tırnaklarınızdan daha sık kesiyorsanız, bu doğaldır. El tırnaklarımız daha çok kullanıldığı için daha hızlı uzuyorlar. Elimizin tırnakları 0,5 - 0,6 mm hızla uzar. Yani kesilmezlerse yılda 2,5 - 3,0 santimetre uzunluğa ulaşabilirler. Ayak tırnaklarının uzama hızı bunun dörtte biri kadardır. En hızlı uzayan tırnak orta parmağın tırnağıdır.


15. Baş ağırlığı: Bebekler doğduklarında başlarını tutamazlar. İnsan başı doğduğunda vücudumuzun toplam uzunluğunun dörtte biri kadardır. Fakat, yetişkin olduğumuzda bu oran toplam uzunluğumuzun 8'de birine ulaşır.


16. Uyku ihtiyacı: Eğer iyi bir gece uykusu için öldüğünüzü söylerseniz, tam anlamıyla bunu kastediyorsunuz. Haftalarca bir şey yemezseniz ölmezsiniz, fakat 11 günden sonra uykusuzluğa dayanamazsınız, sonsuza kadar uyup kalırsınız.


.
.
******************************

2 Haziran 2009 Salı

Bu reklamı kınamazsam olmaz !

Resmini koyarak başlamak bir lahza aklımdan geçti ama eleştiri sebebimi pekiştirmiş olurum diye vaz geçtim.


Eskiden daha dikkatli izlerdim reklamları ve beklide daha çok.


A.Y. doğdu doğalı zaten pek TV izlemesekte arada açtığımızda da pamuk şekerinin sıhati açısından reklamların ne kadar zararlı olduğunu düşünerek, reklam çıktımı direk kanalı değiştiriyorum. Bu sebeple daha yeni fark ettiğim bir reklamla ilgili bir yazı yazmayı düşünürken, reklam kendini yenilemiş ama eleştiri konumdan hiçbir şey yitirmemiş olarak tekrar karşıma çıktı.


İyi o zaman bende iki kat eleştirilerimi yolluyorum ! ! !

Daha da uzatmadan içeriğe geçiyorum.

Reklam : pınar sucuk reklamı.

Hani şu illa ki diyen reklam.


Yani bu bir yiyecek reklamı elbette ürünü gösterecek lezzetli diyecek ama o kadarda insanın gözüne soka soka, kokusunu TV nin karşısındaki şahıslara duyurmaya ne gerek var.


Alan vaar alamayan var.

Büyükleri düşünmüyorum zaten de canı çeken çocuklar benim düşündüklerim.
Bilmiyorum anne olduktan sonramı daha hassaslaştım bu konuda.
(yok yaaa, ben önceden de sinir oluyordum ama bu mevzuyu dillendirecek bir bloğum yoktu galiba :) )

Yok yani pişmiş halini bile gösterse, yanında nasıl yumurta yapacağını, o yumurtaya ekmeğini nasıl batıracağını, o lokmayı ağzına nasıl götürüp yiyeceğinide göstermeye gerek yok ki!!!!!!!
Çok sucuk seven biride değilim, olursa yerim ama tokken bile insanın canını çektiriyorlar.

Yani aslında bu şirketin reklamcılarını tebrik etmek lazım. Benim bu yazımı okumuş olsalar birbirlerini tebrik ederler herhalde.

Bu sahneyi görüp bir çocuğun bile anne bana da al, bizde alalım dediğini ve o annenin alamayacak durumda olduğunu düşününce benim içimden bir şeyler akıyor inanın.


Unutmayalım!
kimileri için hiç meblasında olan bu tür harcamalar birçokları için hala ultra lüks.

İş bu sebeple bu ve bu tür reklamları esefle k ı n ı y o r u m .




****************************************