3 Temmuz 2009 Cuma

Ve Floransa' dayız

İtalya yı anlatan bir sürü blog, yazı ve gezi rehberi var nette.

Genelde hepside gayet güzel anlatmış. Gitmeden önce okuduğum yazılar şimdi daha da anlaşılır geldi. Sizde detayları en başta wikipedia olmak üzere muhtelif kaynaklardan okuyabilirsiniz. (evet işin kolayına kaçıyorum. Bir kere gayet güzel anlatmış arkadaşlar. Gezen ayaklarına ve yazan ellerine sağlık. bende zaten bu aralar çok yazma havası yok. buralardan beraberce okuruz :D )


Yapmayacaklarınız: (benim naçizane fikirlerimdir. Herkes için geçerli olmayabilir. )


1- Turla gidip sıkılmayın ve boşuna para vermeyin. (dilinize ve yol-yön kabiliyetinize güveniyorsanız.)

2- Araç kiralayacaksanız ve bir de turizm sezonunda gidiyorsanız, araç kiralama işini gitmeden önce netten yapın.( yoksa bizim gibi, gps li ve bebek koltuklu araç bulma sıkıntısı yaşayabilirsiniz.)

3- Zaman ve / veya araç sıkıntınız yoksa sightseeing otobüsleri ile gezmeyin. (öğlenin 1 inde binip 2 saat sonra sıcaktan bayılmak üzere inince, otelin önünde kiraladığımız klimalı aracı düşününce ve verilen kulaklıktan sadece varılan yeri adı söylenince, verdiğimiz 20 şerden 40 € da düşününce, nasıl bir hata yaptığımızı anladık.)

4- Yapacağınız alışverişleri, hatıra hediye alışverişlerini gittiğiniz yerin en merkezinden yapmayın. ( merkezden uzaklaştıkça fiyat o oranda düşüyor. Biz bunu malesef alışveriş yaptıktan sonra fark ettik.)

5- Napoli bölgesinde ve İspanyol merdivenleri civarında çanta, cüzdan ve kıymetli eşyalarınıza sahip olun. Ve Napolide işportadan kesinlikle alışveriş etmeyin! (çok şükür ki bu konuda bir tecrübeniz olmadı. )

6- Günlerden haftasonu ve mevsimlerden bahar/yaz ise ve vaktinizi trafikte geçirmek istemiyorsanız portofino ve cenovaya, (kısaca sahil yoluna diyelim) girmeyin.

7- Çeşmeden su içmeme alışkanlığınızı sürdürmeyin.

8- Alkol kullanmıyorsanız risotto yemeyin, dondurmaların içinde likör var mı sorun.

9- Domuz eti yemiyorsanız Lazanyayı içindekileri sorgulamadan yemeyin.

10- Siesta saatlerini (12- 3 arası) aklınızdan çıkatmayın. Marketler ve benzinliklerde buna dahil. Bazı benzinliklerden self servis faydalanabilirsiniz. Bu saatlerde bir italyanı tel. ile dahi aramanın hakaret anlamına geldiğini bilin.

11- Yemeklerde seçtiğiniz mönüdeki fiyatlara, gittiğiniz restaurana göre, servis ücretinin eklenerek önünüze geleceğini unutmayın.


Yapacaklarınız:

1- Gezilecek yerler belli, şuraya buraya gidin dememe gerek yok.

2- Yenecek şeylerde belli. Bütçenize göre bir yer seçin işte.

3-Mümkünse otelinizi merkeze yakın yerden tutun. ( biz Roma ya iniş saatimiz gece olması ve doğru dürüst ing. Konuşan kimse bulamamamız sebebi ile kalmayı düşündüğümüz otele ulaşamadık. Gözümüze kestirdiğimiz başka bir otelde kaldık. Ve bu can sıkıcı gibi görünen bu durumun bizim için nasıl bir lutüf olduğunu gün ışıyıp, şehir turuna çıkınca fark ettik ki; otelimiz aşk çeşmesine ve İspanyol merdivenlerine yürüyerek 15” mesafede bir yerde imiş. Bebekli bir aile olarak bu bizim için süper oldu.)

4-Yürüyerek gezin. Bir yerde sıra için beklerken sıra kavramının fazla gelişmediğini, insanların hurra girdiğini bilin.

5- İtalyanları neden ve hangi açılardan Türklere benzettiklerini düşünüp üzülün.

6- Romanın çeşmeden akan buum buuuuuz gibi sularını kana kana için. Sokaklarda bol bol göreceğiniz çeşmelerden suluklarınızı doldurun.

7- Gidişiniz yaz mevsiminde ise Romada sıcak ve yüksek oranda neme, yukarılarda Como, garda civarlarında ise serin hava ve yağışa hazırlıklı olun. (doğrusu romadaki sıcağın ardından bu serin hava öyle güzel geliyor ki) Ne de olsa Alplerin güney eteklerinde olacaksınız.

8- Bol bol roma dondurması yiyerek serinleyin.

9- Burası da Akdeniz ülkesi sayılır mahsüllerimiz benzer diye düşünüp ve bol bol zeytin ağaçlarını görüpte kahvaltıda -bizde bir klasik olan- domates, zeytini görmeyi beklemeyin. (bizdeki gibi domates aşığı ve ara ara do do do diyekrize giren! bir küçük adama birlikteyseniz bu tür meyve sebze ihtiyacınızı supermarketto lardan giderin. (yaşı yetiyip reklamları anlıyor olsa şu dido reklamlarını gördü duyduda ordan kaptı diyicem. reklamlardaki kesintisiz do do do diye sayıklayanlardan farkı yok :) )

10- Çeşit çeşit peynirlerin tadına bakın ve bilhassa bol bol parmesan peyniri yiyin.

11- Gardaya giderseniz lavarello balığı yiyin. (biz yiyemedik, bari siz yiyin)

12- Comoda Alplere bu kadar yaklaşmanın tertemiz havanın ve yemyeşil doğanın keyfini çıkartın.Yüksek orandaki oksijeni derin derin içinize çekin.


Ve işte sırdaki durağımız

Floransa :




Aynı zamanda bu A.Y. ile uzun süreli ilk araba seyahatimizdi. İstanbul içinde kısa mesafelerde bile rahat durmayan pamuğu, en uzun 3 saat sürmesini planladığımız yolculuklarda, sakin tutabilmenin yollarını düşünüp yola çıkmıştık. En sevdiği oyuncaklardan yanımıza aldık ve iki tanede yeni kitap. bazen zor anlar yaşasakta yeni kitaplar epey işe yaradı. hatta şehir içi gezilerde bile kitaplardan birisi bizimla gezdi :)

Benim -bizim- en sevdiğim yerlerden biri oldu Floransa.

Bu sefer biraz daha şehir dışında bir otele yerleştik. Şehrin merkezinde arabayı park edip (ve hatta park ettiğimiz yeri unutmamak için oranında fotosunu çekip :) )
daldık sokaklara................................

Yol konusunda bizi en zorlayan şey tek yön yollar oldu. Varmak istediğimz yere bazen geçtiğimiz yerden bir kaç tur atarak vardığımız oldu. Bazende aşırı dar yani tek araçlık ve çift yön! yollara girdik ve hatta sadece yola girmedik Öz. ile bu yola girme fikrini ortaya atan bendeniz de birbirimize girdik :))


bu arada, bahsettiğim tek araçlık çift yön yollar bu dar sokaklar değil. Bu sokak onların yanında epey geniş !!!! Karşıdan araba gelirsenin stresinden onları çekmeyi akıl edemedim.


A.Y. henüz yürüyemediği için bebek arabasında oturmakla ilgi fazla problem yaşatmadı bize. Zaman zaman haklı olarak sıkılıp kucağımıza geldi.

biraz daha büyümüş olsaydı bu atlı karıncayada bindirirdik dedik.

Meydanda bu atlarla karşılaştık. biz gördüğümüzde atları götürmek için arkada görünen siyah araca bindirmek üzere idiler. Bu atların ne olduğunu ne için geldiğini öğrenemeden gittiler.

A.Y. nin incelemesi için güzel bir fırsat oldu.


A.Y. bol bol hayvan gördü hemde çoğunu epey yakından. Kuşlar, köpekler, atlar (bu atlardan başka foytonların atları) ve hatta sinekler.

En fazla kuşlar.

Ist.da aaa bak oğlum kuş kuş kuş diyorduk. Hemen ellerinin iki yanında sallıyordu kanatlarını taklit ederek. O kadar çok evcilleşmiş güvercin vardı ki her yerde, neredeyse biz sakınmasak verdiğimiz kırıntıları, yemleri elimizden yiyeceklerdi.

Döndükten sonra fark ettim ki A.Y. nin kuşlar üzerindeki ilgisi azalmış. çok görmekten olsa gerek


Santa Maria del Fiore Katedrali. daha çok "Duomo" adıyla biliniyor.



Bu katedralin kubbesi çok büyük bir mimarlık harikası ve Floransa resimlerinde her zaman ön planda görünen yapı işte bu. (tabi burda kubbe tam görünmüyor. bu mesafeden çekebildiğim en iyi foto bu. görsellerden daha güzellerini bulup bakabilirsiniz.)


Piazza della Signoria (Signoria Meydanı). Bu meydanın ortasında Neptün Çeşmesi var. Neptün Havuzunun ortasında mermerden yapılmış Neptün'ün heykeli yer alıyor.

Leonardo da Vinci ve Michelangelo bu şehirde yetişmiş dünyaca ünlü sanatçılarmış. Ve birde ünlü yazar ve şair Dante Alighieri bu şehirde yaşamış ve ilham almış.

Ayrıca aynı meydanda Michelangelo'nun ünlü heykeli David'in bir kopyası bulunuyor (aslı Accademia müzesinde koruma halinde imiş.)


Sokak aralarında sıkça güzel dinletilere rastıyoruz.

Bu arada Guccinin merkezide Floransada.

Sokak aralarında anlamsızca sağa sola koşuşturan insanları Duamo önünde ki bu manzarayı görünce anlıyoruz.
Meğer o gün geleneksel halk koşusu varmış. Çoluk çocuk genç ihtiyar bir sürü kişi simgeselde olsa koştu. Hatta bazı bebekler babalarının omuzlarından kendilerine ayrıca verilmiş göğüs numarası ile katılmışı :)


İşte yol kenarında mahsur kaldığımız yerden bir foto.
Bir ara koşu bitene kadar yolun bu tarafında mahsur kalacağımızı sanıp baya telaşlanmıştım.
Koşucuları her ne kadar takdir etsemde, sınırlı zamanımı bu koşuyu izleyerek geçirmek istemiyeceğim aşikar.
Meğer bizim gibi bir fırsat bulup karşıya geçmek için fırsat kollayan epey kişi varmış. işte öyle bir fırsat doğduğunda da resmen yolun bir tarafından diğer tarafına bir koşu başladı :))))
Herhalde A.Y. nin arabasını bu kadar hızlı hiç sürmemişizdir, bir daha da süreceğimizi sanmam :)
Bize de güzel bir anı oldu.

Ponte Vecchio (Eski Köprü).

Arno Irmağı üzerinde kurulmuş bu köprü, köprüler şehri Floransa'nın II. Dünya Savaşı'ndan zarar almadan tek çıkan köprüsüymüş.


Ponte Vecchio- içerden bir kesit. Bu köprü üzerinde çok güzel ve orjinal kuyumcular varmış. Ama göremedik. (akşam olduğu için dükkanlar kapalıydı.)



******************************

Hiç yorum yok: