25 Mayıs 2010 Salı

Kutsal Topraklar - II (Bebekle umre)

Kutsal topraklarda, kutsal mekanlarda gezinmeye devam ediyoruz.İlk durağımız UHUD dağı, Uhud savaşının yapıldığı yer.

İşte bu görünen meydan tam Uhud savaşının yapıldığı alan.

Karşıdaki dağda Uhud Dağı.

Üzerinde Efendimiz Hz.Muhammed S.A.V. ve 4 halife varken titreyen dağ !

Efendimiz S.A.V. in ben Uhudu severim Uhudda beni sever dediği mübarek dağ !

Efendimiz S.A.V. in mübarek dişinin kırıldığı, mübarek gül yanağının yaralandığı dağ !

Savaşın en kızgın anında müminlerin siperlenmesi için üzerinde yarık oluşan dağ ! (yukardaki resimde görülen uzunca direğin hemen solunda görünen yarık )

Yukarıda gördüğünüz ve bizim üzerinde uhud savaşını dinlediğimiz, dinlerken nefesimizin kesildiği, buralarda yüzlerce sahabinin mücadele ettiğini, kanlarını akıttığını düşünerek boğazımızın düğümlendiği, yutkunamadığımız yer, Efendimiz S.A.V. in yensekte yenilsekte asla terk etmeyin diye tembihleyerek okuçuları yerleştirdiği ve okçuların bu tembihi unutarak zafer elde edildi diyerek terk ettiği ve bunun sonucunda mü'minlerin ağır yara aldığı yer;

Okçular tepesi.

Müşrikler bu tepenin ardından gelip saldırmış. Mü'nimlerde sırtlarını uhud dağına vererek savaşmışlar.


Uhud şehitliği önündeyiz.
Uhud şehidleri burada yatıyor.
Şehitliğin içinde etrafı belirlenmiş bir yer var ki;
orada Efendimiz S.A.V. in en büyük dayanağı olan amcası Hz.Hamza yatıyor.

Öz. A.Y. ye hurma taddırırken .....

bir arabada tam 10 çeşit !!! hurma var.


Mescid-i Kıbleteyn (iki kıbleli mescid)
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) hicretten önce Allah’ü Teâla’nın emriyle namazlarını Kudüs’deki Beytü-l Makdis’e yönelerek kılıyorlarmış.
Mekke’de iken Rükn-ü Yemani ile Hacer’ül Esved arasında durunca, bu cihetten yönelince hem Kâbe’ye, hem de Mescid-i Aksa’ya yönelmiş oluyormuş.
Fakat Medine’ye hicret edince iki kıbleyi birleştirmesi mümkün olmamış. Medine Kudüs ve Mekke arasında kalıyor. Kabe’ye yönelse Mescid-i Aksa arkasında kalacak, Mescid-i Aksa’ya yönelince de Kabe’ye sırtını dönecek.
Efendimiz (S.A.V.) namazlarını Mescid-i Aksa’ya yönelerek kılmış. Yahudiler de: “Muhammed ve ashabı, biz gösterinceye kadar kıblenin neresi olduğunu bile bilmiyorlardı.” diyerek Müslümanlarla alay ediyorlarmış.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Kabe’ye yönelerek namaz kılmayı istiyor, kıblenin değişmesi için vahyin gelmesini bekliyormuş. Bir gün Cebrail (a.s)’e “Rabbimin, yüzümü Yahudilerin kıblesinden Kabe’ye çevirmesini arzu ediyorum!” demiş, namaza duracakları zaman başını semaya doğru kaldırmaya başlamış.
Hicretin 17. ayında Şabanın 15. günü Peygamberimiz, Seleme oğulları Mescidin de ashabı ile beraber öğle namazı kılıyorlarken; dört rek’atlık namazın iki rek’atını kılmışlar ki kıblenin Mescid’i Haram’a doğru çevrildiğini bildiren Ayet’i Kerime nazil olmuş. (Bakara Süresi 144.ayet)

“(Ya Muhammed!) yüzünü (Allah’ın emrini bekleyerek) göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (bundan böyle namazda) yüzünü Mescid’i Haram’a (Kâbe’ye) doğru çevir.
(Ey müminler!) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzünüzü Oraya doğru çevirin.”
Bunun üzerine Peygamberimiz ve cemaat hemen Kudüs’ten Kabe istikametine yönelmişler. cemaatde saflarıyla birlikte dönmüşler ve namazın kalan iki rek’atını Kabe’ye dönerek tamamlamışlar.
Böylece aynı namaz içinde iki ayrı kıbleye yönelinmiş ve bu hadiseyle mescidin adı Mescid-i kıbleteyn olarak kalmış.
Yukarıda gömüş olduğunuz Zubab Cami.
Bu mescidin bulunduğu yerin hemen önüne Hendek savaşındaki hendek kazılmış. Bedir ve Uhud savaşlarından sonra ki savaş Hendek savaşı.
Allah Resûlü (S.A.V) hendeğe yakın bir yerde kurmuş olduğu bir çadırda istirahat ederek kazı yerinden hiç ayrılmamış. Bu çadırın kurulduğu yerde, sonradan yapılan Zubâb Câmii, bu tarihî hatırayı canlandırıyor.
Müşrik ordusu 12.000 kişi, mü'minlerse 3.000 kişi
Hal böyle olunca ve Efendimiz (S.A.V.) fala kan dökülmesini istemediği için Selman-ı Farisi nin önerileri kabul edilmiş ve mahir bir atın dahi atlayarak geçemeyeceği şekilde Medinenin açık olan ön tarafına 5,5 kilometre uzunluğunda, 9 metre eninde ve 4,5 metre derinliğinde bir hendek kazılmış. ( Medine nin arka tarafında Sel dağı var ve buradan düşmenın gelme ihtimali yok)
Düşünün ki 1 ay gibi bir zmanda ve 300 sahabiyle yeterli teçhizat olmadığı halde, yiyecek olmadığı halde, açlıktan her sahabi karnına bir taş bağlamış halde, açlıktan efendimiz (S.A.V.) karnına iki taş bağmış halde böyle bir hendek kazıyorlar.
Ve efendimizin elinyle bereketlendirdiği yemek mucizesi bu kazı sırasında gerçekleşiyor.
Arabistandaki büyük kıtlık zmanı olduğu için Medinede de çok kıtlık varmış. Kazı yaparken Efendimizin açlıktan karnına iki taş bağladığını gören Hz.Cabir in Abdullah evine giderek hanımına tek sahip oldukları şey olan bir keçi ve bir avuç arpayı pişirmesini ister. Sonra gelir Efendimize:
Ya Resullulah azıcık yemeğimiz var, yanınıza bir iki sahabiyide alarak bize yemeğe buyurun der.
Efendimizde ne kadar yemekleri olduğunu sorar ve Hz. Cabir Bin Abdullah söyler. Efendimizde:
"Hanımına söyle ben gidene kadar yemeği çömlekten çıkartmasın" der. Sonra da
" Ey Hendek halkı kalkın Cabir Bin Abdullah ın evinde ziyafete gidiyoruz" der.
Cabir Bin Abdullah ve mübarek hanımı yemeğin yetmeyeceğini düşünüp endişelensede Efendimiz(S.A.V.) yemeği çömlekten, ekmeğide tandırdan çıkartmaden mübarek elleriyle herkese verdi. Ashabdan yaklaşık 1000 kişi gelmiş ve yemiş buna rağmende yemek hiç eksilmemiş. Kalanınıda Cabir bin Abdullah ın hanımına hem kendiniz yiyin hemde halka dağıtın buyurmuş.
Ancak Allah Resûlü (sas) hendeğe yakın bir yerde kurmuş olduğu bir çadırda istirahat ederek kazı yerinden hiç ayrılmamıştır. Bu çadırın kurulduğu yerde, sonradan yapılan Zubab Camii( Fetih Mescidi ), bu tarihî hatırayı canlandırmaktadır.Sel dağının eteğinde.
Burada Müslümanlar 7 şehid vermiş. Bu 7 şehid anısına idi yanılmıyorsam 7 mescid yapılmış. şu anda sadece 4 ü ayakta ve sadece Peygamber Efendimiz anısına çadırının yerine yapılan Zubab Camii kullanılıyor. Peygamber Efendimiz burada üç gün dua etmiş. Ellerini öyle kaldırmış ki; ridası omuzlarından yere düşmüş. Allah-u Taâla duasını kabul ederek müşrikleri de perişan ettiş.
Bundan başka;
Selman-ı Farisi Mescidi: Fetih Mescidinin hemen alt kısmındadır.
Hz. Ömer Mescidi: Farisi Mescidinin biraz ilerisindeki mesciddir. Yeri resimdeki Fetih Mescidinin hemen sol ucunda. Fakat bu reimde görünmüyor.
(zaten güneş tam karşımızdan geldiği için fazla ve net fotoğraf çekemedim)
Sa’d bin Muaz yada Fatımatü’z-Zehra Mescidi: En güneyde, Fetih mescidinin karşısındaki tepede, ağaçların arasındaki küçük mesciddir. (resimde en sağdaki ağaçlık yer)
Diğer mescidler yıkılmış, bugüne kadar gelememiştir.
Bu sarı tabelalar Arafatta Vakfe sınırını gösteriyormuş.
Haccın rükunlarından biri olan Arafatta Vakfe yapmak bu bölge içinde yapılıyormuş.


Bu tepe arafat tepesi ve üzerinde görünen taşda Hz. Adem ile Hz. Havva nın yer yüzüne indirildikten sonraki buluşma noktalarını gösteren taş.
Hz. Adem Mekke ye Hz. Havva ise Hindistan dolaylarında bir dağa indirilmiş. Ve dünya ya geldikten tam 300 yıl sonra (yanlış yazmadım 300 yıl ) işte bu arafat tepesinde buluşmuşlar.
Dile kolay !
Hindistan nerde arafat nerde !!!!!
Eğer bağsedildiği gibi cilalı taş devri, yontma taş devri v.s. olsaydı Hz. Havva nasıl yaşayıp kendini koruyup kollayıp taaa Hindistan dolaylarından buralara gelmiş olabilirdi?
Bu sorunun cevabını sizin zihinlerinize bırakıyorum.....
Allah-ü Teala Hz Ademe bütün ilimleri ve isimleri öğreterek O nu yer yüzüne indirdi.
Ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Veda hutbesini bu tepede ve bu taşın önünde yapmış.
Bunlardan başka klasik tüm Umre programlarında yer alan her biri bir olayın cereyan ettiği nice kutsal yeri ziyaret etti. Fakat gidiş amacımız doğrultusunda, manavi hava içinde ve yanımızda 2 yaşına 1-2 hafta kalmış bir bebekle çokda fotoğraf çekemedim. Daha doğrusu çoğu yerde çekmeyi akıl bile edemedim.
Vesselam.
Gelelim bebekle yapılan Umreye.......
En başta eğer yürümeyi iyice öğrenmiş, elinizi bırakığı anda ok gibi yerinden fırlayan ve fakat nerde olduğunu, sizi takip etmesi gerektiğini kısacası kaybolma riskini bilmeyen ve yabancılardan da çekinmeyen bir çocuğunuz varsa ve siz güvenlikli yürüyüş kayışı almamış ( ya da ben gibi aldım alıcam derken yetiştirememiş) iseniz çocuğunuzu resimde gördüğünüz şekilde zapt etmek zorunda kalabilirisiniz !!! Bebek arabasız dışarıya çıkmayı düşünürseniz.
Gittiğimiz onca yerde asla vazgeçemediğimiz olmazsa olmazımız ailemizin bir parçası haline gelen fakat buna rağmen Fas a giderken nasıl olduysa Arabanın bagajında unuttuğumuz bebek arabamız.
İlk defa Umrede vazgeçmek zorunda kaldık. Çoğunlukla yanımızdaydı ama yanımıza alamadığımız durumlarda oldu. Çünkü Medinede Mescidi Nebevide ve Mekkede Haremi Şerifte Camilerin için bebek arabalarını sokmuyorlar. Girişte bebeği kucağınız alıp arabayı duvarın dibine bırakıyoruz. Dönüşte bulup bulamyacağımız kısmı Allah a emanet :)
Biz belki ikna eder içeri sokarız umuduyla yanımızda getirdiğimiz zamanlarda defaten bıraktık ve çok şükür hepsinde bıraktığımız yerde bulduk. Ama garantisi yok. Bu sebeple bazen de yanımızda getirmedik.
Medine' de arabayı içeriye sokma umudu hiç yok. Bu sebeple boşuna denemeyin ve dışarda bırakarak riske etmeyin. Ben Medine de Efendimizin Makamını ziyaret edeceğim zaman A.Y. yi babasına bıraktım. Ve bir keresinde de O nuda yanımda Efendimizin yanına götürdüm. Ama her seferinde götürmek hiçde pratik olamaz. Çünkü o bölgede büyük bir kalabalık var ve yeşil halı üzerinde namaz kılacak yer bile bulamıyorsunuz. O sırada bebeği bırakacak bir yer yok. Eğer yanınızda sizinle olan bir kişi daha varsa bebeği O kişiye verip kılabilirsiniz.
Onun dışında Medinede bütün namazlarımı Caminin avlusunda cemaatle kıldım. Bu sırada A.Y. bebek arabasında bağlı halde yanımda durdu. Eline oyuncak filan vererek oyaladım.
Mekke ise bu konuda aslında biraz daha esnek ama benim umduğum kadar değil açıkçası.
Harem girişinde görevliler kesinlikle arbayı almıyor. Bir keresinde arabayı kapatıp kalabalığın arasında geçtim. Diğerinde 2. katın girişlerinden birinde cemaat namaza durduğu anda 2. rekatte Güvenlik görevlileride namaza katılınca kapıyı boş sanıp içeri daldım. Birden karşıma iri yarı bir görevli dikilmesin mi?
önce olmaz dedi. Ben irkilince gülümsedi. Bende rica etmeye başladım. (ya da yalvarmaya mı demeliydim :P ) Tabi birbirimizi anlamıyoruz. İşaretlerle ne kadar nalaşbilirsek. Ben tekerleklerini sileceğimi filan anlattım, tavaf dedim (haliyle kucağımda 12 kg bir bebkle tavaf yapmamın ne derece zor olacağını tahmin edebilirsiniz. Yürütsem o kadar mesafeyi helede o kadar kalabalık içinde yürüyemez. Neyse adam halime acıdı da eliyle geç geç yaptı.
Ve daha büyük bir sebepde kimsenin o an bizi görmüyor olmasıydı aslında.
Bu bebek arabası ile içeri girme deneyimlerim sonucunda vardığım bir netice; bu görevlilere bebek arabalarını içeri almayın diye tembihlemişler onlarda sadece bu kadarını yapıyor. Mesela beni kapıdan içeri sokmayan bir görevli ben bir şeklide içeri giridikten sonra beni içerde görse "aa sen nerden girdin, niye giridn, arabayı çıkart" filan demiyor. Hiç sizinle ilgilenmiyor. Hani benim vazifem sadece içeri sokmamak der gibi :) Birde izin vermeleri için o an sizi kimsenin görmemesi gerek galiba.
Bir diğerinde de arip garip kapıda beklerken diğer görevlileri kollayarak bir bayan görevli içeri almıştı bizi. Üstelik bu defa içeri girmek için beklemiyordum. (hiç umudum olmadığı için ) Babaannemizin namazını kılıp çıkmasını bekliyorduk.
Bebek arabası ile girebildiğimiz zamanlarda hepimizde cemaatle namaz kılabildik. Aksi halde bir kişinin cemaatle kılmayıp A.Y. ye bakması sonra namazın kılan kişi A.Y. ye bakarkende diğerinin kılmaı gerekti. Bende herp cemaatle kılalım istediğim, için araba mevzusunu bu kadar zorladım.

Belkide şu güvenli yürüyüğş kemerlerinden alsam ben namaz kılarken o da ona bağlı dururdu ????
mu acaba? Aslında A.Y. çok hareketli olduğu için o kemeri zorlayıp ya kendi düşerdi ya da beni düşürürdü diye de düşünmeden edemiyorum :D
İşte arabayı içeri sokabildiğimiz anlardan birinde A.Y. uyurken, A.Y. nin arabasından Kabe nin görünüşü.

Bu şahene yer de Medinede bir hurma bahçesi.
Hurmaları burada taddık ve buradan aldık. Hem uygun fiyata oldu hemde tazeliğinden ve temizliğinden emin olarak aldık.


Üstelik A.Y. içinde çok güzel bir kaç saat oldu. Hurma bahçesini hepimiz çok sevdik.
Babası hurma seçerken biz toprak oynadık. Su oynadık. Böcek ve kuşları izledik.

A.Y. özgürce gezmenin ve koşmanın tadını çıkarttı.

Dalında hurmaları gördük. Gitmeden etrafımda bilenler yaş hurmanın ne kadar lezzetli olduğundan bahsetmişlerdi. Ama hurmalar yaz sonunda olgunlaşıyormuş. Yani biz yaş hurmayı dondurucudan çıkmış halde tadabildik.

Bebekle Umre yapmakla ilgili gitmeden önce çok şey söyleyenler ve dönünce çok şey soranlar oldu.
Aslında A.Y. doğdu doğalı bizimle çeşitli mevsimlerde, çeşitli seyahatlere eşlik ettiği için Umrede ekstra bir hazırlık yapmadım ve Elhamdülillah ekstra bir sorunla karşılaşmadım.
Bu seyahatin ibadet amaçlı olması orada ibadeti A.Y. ile birlikte nasıl yapacağımızdı tek kafamızı meşgul eden . O konuda da bebek arabasında bağlı olması yada nöbetleşe yapmak bizim için çözüm oldu.
Bunu dışında her zaman ki gibi mevsime-sıcaklığa uygun kıyafetler almak, Dr.nun tavsiyesiyle bir ateş düşürücü şurup, bir antibiyotik şurubu, pişik için krem aldık. İlaveten ben bağışıklığının güçlenmesi için immuzing şurup, ateş düşürücü fitil ve elbette derecesini aldım. Bol bol atlet işort aldım. Terleyince sık sık değiştirdim. Bol bol zemzem içirdim ve zemzemle serinlettim. Öğle uykularını iki gün dışında hep bebek arabasında uyudu. Güneşten etkilenmemesi için uzun kollu ve uzun paçalı ince penyeler aldım. Çantamda Ona ara öğün olacak ve O nu oyalayacak atıştırmalıklar bulundurdum kuru meyveler, ceviz, kraker v.b....
Çok güzel hislerle ve çıktığımız yolculuklar içinde ilk defa hiç yorulmadan, bu kadar sıcakta tereyerek ama sıcağı hiç hissetmeden, ve gittiğim yerler içinde ilk defa aynı yere tekrar takrar gelebilmeyi hayal ederek, dua ederek arkama baka baka, ve yine ilk defa dönerken yüreğim buruk ama huzurlu bir şekilde yuvamıza geri döndük.
Bebekle ilgili son olarak;
Eğer bebeğiniz henüz yürümüyor ve bırakığınız yerde ( ağlayarakta olsa) duruyorsa, sling, kanguru v.b. şeyler içinde rahatlıkla taşınabiliyorsa sizin işiniz çok kolay.
Hiç durmayın ve korkmayın gidin.
Eğer çocuğunuz bebeklikten çıktı, rahatça kalabalıkta yürüyebiliyor, kaybolma kavramını, bekleme kavramını anlayabiliyor, bıraktığınız yerde sizi bekleyebiliyor ya da belirli bir alan içinde oynayabiliyorsa sizin işiniz daha da kolay üztelik bu durumda olan bir çocuk bu ibadeti anlayabilir ve O' nun içinde unutulmaz bir deneyim ve anı olacaktır. (Ruhundaki etkileri hiç söylemiyorum. )
Siz hele hiiiç durmayın gidin.
Ha eğer bizim ki gibi, bir an yerinde durmayan ama aklıda kesmeyen fakat çokda gözü kara bir velede sahipseniz sizde biz gibi Allah Kerim deyip,
Hiç durmayın gidin.
Yoksa sizin henüz çocuğunuz yok mu?
Şimdiye kadar durduğunuz hata !!!
:)

20 yorum:

sumeyye dedi ki...

yanı onu bır dua gıbı algılıyor bana dua etmenı rıca edıyrum :)

sumeyye dedi ki...

sonc dualarına toptan amın dıyorum :)

Adsız dedi ki...

şimdiden özledim, insallah en kısa surede yeniden gideriz... Öz ünüz

Adsız dedi ki...

Mekke çok şevkatli, insanı her haliyle kabul ediyor, her türlü yüzsüzlükle durabiliyorsunda... Ama Medine? Medine çok ağır, yürek istiyor, yüz istiyor... İnsan dersini yapmamış öğrenci gibi suçlu hissediyor kendini... Belki de önce mekkeyi ziyaret edip arınmışlıkla gitmek insanı bir nebze olsun rahatlatıyor, kimbilir... İnsan toprağa basarken bu kadar mı çekinir? neler yaşatmıyor ki insana medine...

Arafat dağı...alıcısı bulunursa afarat semasında saklıdır O'nun sesi, veda hutbesi, insan hakları beyannamesi Arafat dağı...

.......

Yalnız, ibadetler, ziyaretler çok çok rahat. Çocuklarıyla gelen insanlara gıpta ediyordum ama, bir hayli meşekkatli oluyormuş meğer.Her ne olursa olsun çocuklarda oranın havasını teneffüs etmeli.

Çok teşekkürler bu içimizi burkan güzel paylaşımın için

Selam ile!

Güneş Akay dedi ki...

Allah kabul etsin canım, başlığı görünce bebekle mi? dedim ama bir tanıdığımız bırakıp gitmiş ve çok pişman olmuştu..

Paşa dedi ki...

ne güzel bir yazıydı ve çok biligler öğrendim teşşekür ederim ve son dualarına amin diyelim:)

ervabera dedi ki...

ne kadar şanslı olduğunuzu söylemek istiyorum rabbimin sizi huzuruna davet ettiği için acaba diyorum acaba bizide davet edip huzuruna layık bulurmu yüreğimizdeki o meekke medine ve rasullah özlem ateşini bian olsun dindirirmi rabbim!!!!
ne olur rabbim ne kadar günahkar olsakta bakma bu kullarının halinede de bizede nasip et nolur allahım....
rabbim umrenizi kabul buyursun ikizlerime ve bizede en kısa zamanda nasip etsin inşallah

e. t. dedi ki...

Sümeyye;
İnşallah rabbim sizede en kısa zamanda nasip eder :)


Suinci;
teşekkür ederim. Aslında Bottiş elbette bazen zor anlar yaşattı ama baştan bunları düşünerek yola çıkmak işleri kolaylaştırıyor, yoksa çocuk her yerde çocuk ve bunu bize hiiiç unutturmuyor sapolsun ;)


Rana;
Kesinlikle !
Çocukla orada olma fikri gerçekten güzel uygulamada elbette zorluklar var ama bu zahmette de rahmet vardır inşallah :)


Güneşcim;
evet bebekle !!! :)
bırakıp gitmeyi hiç düşenmedim. Durumumuz Allah a ayan :) Hep birlikte yapabildiğimiz kadar yaptık :)


Paşanın annesi;
ben teşekkür ederim.
Allah paşayla birlikte nasip etsin sizede. Ne de olsa göbeği oralarda gömülüydü değil mi? :)


Ervabera;
elhamdülillah, Allah mahcup etmesin.
Sizede Rabbim en kısa zamanda doyasıya yaşatsın...

Adsız dedi ki...

Sevgili e.t. Mirac kandilin mübarek olsun. Sevapların bereketleneceği bir gece ve bir ömür dilerim.

Selam ile

e. t. dedi ki...

Rana cım seninde kandilin mübarek olsun. Rabbim dualarını kabul buyursun :)

zafer aksoy dedi ki...

Nasipse 3 marta kızımızla birlikte Umreye gideceğiz.Ha bugün ha yarın derken sonunda rabbim büyük yardımcı olur dedik ve karar verdik.Şimdi tek aklımızdaki kızımız çok hareketli nasıl onunla baş edeceğiz diye düşünmüyoruz desek yalan olur.Nette çocuk arabasını götürelimmi derken sizin yazınızı okudum.Kızım 11 kg 20 aylık oldukça hareketli yürüyebiliyor.

e. t. dedi ki...

Zafer Bey,
Allah kolaylıklarla nasip eder ve kabul olunanlardan eyler inşallah.
Elbetteki bebekle gidilen yalnızken ki gibi olmuyor, daha çok ibadet edebilirdim denilen anlar çok oluyor ama Rabbim her halimizden haberdar, belki O masum yavrucuklar hürmetine bizlere nasip etti, O nlar hürmetine ibadetimizi noksansız kabul eder inşallah.
Size tavsiyem beklentinizi en alt seviyede, farizaları yerine getirelim yeter şeklinde tutumanız. Bu şekilde olursa orada strese girmezsiniz inşallah. Bebek arabasını bence götürün hiç bir yerde olmasa havaalanında faydası için bile götürmeye değer. Birde Medineyi Münevvere de ben neredeyse her namazımı dışarıda kıldım. Bebeği arabasına bağlayıp, eline oyuncak verip, yanında cemaatle kılabildim. Bebek güvenlik kayışı alıp o şekildede cemaate iştirak edilebilir belki ama yazdığım gibi bunu tecrübe edemedik. Birde Kabe de bebek arabasını içeri almıyorlardı ama içeride araba ile seni görseler de kimse birşey demiyor, biz 3 kez arabayı içeri sokabildik. Bir kere kalabalık grup arasında görmediler, bir keresinde cemaat namazda iken (etrafda kimse yokken) ben üst katta görevliye çook rica edince kıramadı aldı. Bir keresindede ben araba ile kapıda eşimin çımasını beklerken bir bayan polis gördü, acıdı herhalde ki, diğer polisler görmeden beni içeri çağırdı :)
Sizde şansınızı deneyin.
İlk umramizi yaparken grupdan ayrılmadık, bebek biraz eşimde biraz bende hem tavası hem sayı yaptık, onada yaptırdık. İnşallah onun ki de kabul olmuştur :)
Allah kolaylıklar versin, yavrunuza sakinlik versin inşallah. Bizlere de dua edin.
Dönüşte yine yorum yazarsanız memnun olurum.

Adsız dedi ki...

sa
biz bebegimizle dün gece umreden döndük. medinede cok rahatti fakat mekkede cok cok zorlandik; sicaktan ve kalabaliktan oglumuz cok daraldi.Buna ragmen oda umresini tamamladi. sayi bir keresinde kucakta bir keresinde tekerlikli sandalyede, tavafida kanguruda (sirt cantasi seklinde) yapti. Umresini oda tamamladi, ihram dusunu aldirdim sacini kestik bir parca.1 yasinda ceyrek haci oldu :)
gitmek isteyenlere önerim esiniz + kardesiniz yada anneniz yaninizda olursa cok daha rahat olur. Cünkü kadinlarin namaz kilma bölümü ayri genelde erkeklerden ayri ibadet ediyorsunuz. Genel anlamda güzeldi, son günleri zorluklarimiz tavana vursada :) Allah herkese kolaylik versin. Hepimize Hacci nasip eylesin insallah selamlar
sümeyye

e. t. dedi ki...

a.s. Sümeyye
Allah kabul etsin :)
HEpimize haccıda nasip etsin inşallah.
çok gözde büyütmeden göze almak gerek galiba.
Çocuklarla birlikte kendi evimizde bile bazen zorlanabiliyoruz ne de olsa değil mi ;)

hacer &kuzumismail dedi ki...

s.a. kardeşler,
bu ay 9 aylık bebeğimle 10 günlük bir umre 'ye gideceğiz inşallah.
bebekle ilgili tavsiye ve ihtiyaçları yazar mısınız
teşekkürler

Adsız dedi ki...

bizde şubat 2012 de umreye gideceğiz inşallah sizinle aynı durumdayım kızım 2.50 yaşında ve bir an yerinde durmuyor.Aslında korkuyorum ama onuda götürmek istiyorum .keşke size telefonla ulaşbilme fırsatım olsa.Bu ilk gidişim ve ibadetimi verimli yapmak istiyorum...

Adsız dedi ki...

Rabbim umrenizi kabul etsin inş. çocuklarıyla umreye gidenlere o kadar çok imreniyorum ki. benim de 2 yaşında oğlum var. çok hareketli ben onun hızına yetişemiyorum. ama onunla birlikte umreye gitmek istiyorum.nasip kısmetse mayıs gibi düşünüyoruz.

e. t. dedi ki...

A.S. Hacer,
Benim tavsiyelerin zaten yazının içinde mevcut :)
bilemiyorum gidip döndün mü...
Allah kabul etsin Hacvcıda nasip etsin inşallah.

e. t. dedi ki...

Adsının vermeyen arkadaşım sizinde umrenizi şimdiden Allah Kabul etsin. Allah korukularınızdan emin kılsın.kolaylaştırsın.
eserlerle@gmail.com adresine telefonunu yazarsan görüşebiliriz inşallah.Aeo.

emirin annesi dedi ki...

bizde şubat 2012 de düşünüyoruz fakat 1buçuk yaşında bir oğlum var ve hiç yerinde durmuyor üstelik bakmamız gereken 2 de yaşlımız var rabbibm bana bu şansı vermiş gibi hissediyorum fakat bebişle benden başka ilgilenecek kimse yok eşim ancak yaşlılarımızla ilgilenebilir. bana bir akıl verin lütfen çok kararsızım.ne yapacagımı bilemiyorum. acaba ben gitmesem mi diye düşünüyorum çünkü bebişle nasıl ibadet ederim acaba diye düşünbelerim var.